Ve beklenen geceye dair izlenimler… Deniz Seki’nin Bostancı Gösteri Merkezi’ndeki ilk konseri…Salon tıklım tıklım… Salonun kırmızı kadife koltukları bu kez, çok uzun süren ama bitmesine saatler kalan bir hasrete şahitlik ediyor. Seki’nin sanatçı dostları da orada… Gülben Ergen, Bengü, Emel Müftüoğlu, Yaşar, Selahattin Alpay ve Nihat Odabaşı, Pınar Altuğ…
Saatler dokuz buçuğu gösterdiğinde kırmızı kadife perde açılıyor. Yeni şarkısı “Bitti”nin intro melodisi eşliğinde zarif bir dans gösterisiyle başlıyor gece. Ve Deniz görünüyor. Mini bir siyah elbisenin üzerine kadife bir tunik giymiş…. Çok heyecanlı, belli… İlk bir kaç şarkı boyunca konuşamıyor zaten. Yalnızca şarkılarını söylüyor. En sevdiğim şarkılarından “Sana Sığınıyorum” ve “Bu Şehre Sonbahar Geldi”yle devam ediyor. Finalde sözleri değiştiriyor “Bu şehre bu gece sizinle birlikte ilkbahar geldi. Çok özlemişim sizi.”
Sırada son albümü “Sahici”nin çıkış şarkısı “Aptal” var. Deniz’in arabesk duyarlılığına uzanıyoruz şimdi de. Deniz’e böylesi şarkılar çok yakışıyor. Ruhunun en sevdiğim, en sahici bulduğum renklerinden. Deniz Seki, her zaman için iki birbirine tezat kutbun birleşimi oldu. Normalde ikisini bir araya getirmekte zorlanacağınız bu iki kutup, ona öyle yakıştı ki… Bir yüzü her zaman batıya, modern pop sound’larına yelken açtı, “Üzgünüm Aşkım”, “Zirve”, “Acele”, “Unutursun”, “Sakinim”, “Bu Senin Seçimin”, “Pasiflora”, “Sahici”, ?Tutma Kendini?, ?Affedemem? dedi, bir yanıysa o hepimizin damarlarında mevcut olan arabesk duyarlılıklara selamını hürmetle çaktı. “Aptal”, “Masal”, “Ağlamak Yok”, “Gurur”, “İmkansızsa”, “Doyamadım”, “Ya Ölümsün Ya Düğün”, “Hüda Aşkına” diyerek…
Konsere Deniz’in o arabesk, koyu haliyle devam ediyoruz. Öyle bir şarkı ki size kadehlerin dibini gösterir, yine de iflah olmaz kalbiniz. “Ağlamak Yok”da sıra. ” Söz verdim tanrıya\Beni çok utandırdı gözlerim” Ve arkasına da “Ya Ölümsün Ya Düğün” patlatıyor. Şarkının ilk bölümünü yıllar önce yazdığını, uzun bir süre çekmecelerde beklediğini anlatıyor. Gülben Ergen’i sahneye davet ediyor bir ara. Birlikte söylüyorlar.
Konserde en hazırlıksız yakalandığım şarkı “Acele” oluyor. Hiç beklemediğim bir anda çıkageliyor bu şarkı. Deniz’in en sevdiğim, en özel bulduğum, hem besteciliğinde hem yorumculuğunda zirve hallerinden biridir. Ama yeterince fark edilememiş şarkılarındandır. Belki de böyle olması daha bile iyidir. Yerini çok az kişinin bildiği gizli bir hazine gibi… Büyük sürpriz oluyor bana. Ardından yine Deniz’in en güzel pop hallerinden “Sakinim” geliyor. Yine çok sevdiklerimden. “Bu şarkıyı 30 yaşına girdiğim doğum günümde yazmıştım” diyor Deniz. “Aynanın karşısında üstelik. O zamanlar çaresizliğin ne olduğunu bilmiyordum. Demişim ki; Sakinim, biraz sessiz ama yorgun değilim hiç çaresiz.. Sonradan anladım ne demek olduğunu.” Ve sırada “çaresizliği” anlattığı yepyeni şarkısı var. 3-4 ay önce cezaevinde yazmış: ?Çaresizlikten doğarmış büyük hatalar/ Ve çaresiz insanlar etrafımızda/ Gülmedi yüzüm/ Hadi güldürün dostlar/ Bugünlerde size çok ihtiyacım var? Böyle başlıyor şarkı. Hele öyle bir nakaratı var ki, buyrun burada paylaşıyorum: “
Hadi bakalım başla yeniden/ Aç sayfayı beyaz/ Karala karala dur, yırt at yenisini yaz/ Bu da olmazdı dersin ki bu işler (hiç) belli olmaz/ Ben adımı söylerim sen de soyadımı yaz”
Gece boyunca her albümünden bir çok şarkı seslendiriyor Deniz. İlk albümünü Yıldız Tilbe bestesi ?Kop Gel Günahlarından? ile hatırlatıyor. Şarkıyı baştan sona bütün salon tek bir ağızdan söylüyor. En coşkulu alkışı alanlardan oluyor. ?Zor mu, Dile Kolay ve Aşk ise ikinci albümden söyleyenen diğer şarkılar.
Konserin ikinci yarısı ?Aşk Denizi?nin unutulmaz çıkış şarkısı ?Masal? ile açılıyor. Ne şahane bir klibi vardı bu şarkının. Ve aylarca nasıl da söyleyip durmuştuk gecelerde… ?Doyamadım? ve ?Üzgünüm Aşkım? albümden söylediği diğer şarkılar.
Bu bölümde nostaljik şarkılardan oluşan albümü ?Aşkların En Güzeli?nden de 4 şarkı hep bir ağızdan yorumlanıyor: Yarım Kalan Aşk, Böyle Gelmiş Böyle Gider, Anlamadım Gitti, Sen Bensiz Ben Sensiz.. Bu albüm de Deniz?in kariyerine en yakışan, en sevdiğim albümlerindendi. Bir de böylesi şarkılar istisnasız herkesin bağ kurduğu şarkılar olduğu için, tepki her seferinde çok coşkulu oluyor.
O gece, son albümü ?Sahici?de yer alan ?Zirve?, ?Gurur?, ?Şaka Değil? ve ?Sahici? de bir başka anlamlanıyor. Deniz?in ?Sahici?si boydan boya bir tuhaf zaten. Öyle acayip sözler var ki, sanki Deniz?in kalbi, ona bile fark ettirmeden her şeyi önceden hissetmiş dedirtiyor insana. Zirve?nin sözlerine bakar mısınız ?Güneşi özlemek ne demek bilemezsin/ Burası soğuk, üstünü örtmeden uyuyamazsın? Ve finalde söylediği ?Şaka Değil?de öyle: Canımın acısını bir ben bilirim/ Bir daha mı aman tövbeler olsun/ Mahvederim?…. ?Öncesinde? yazılan bu sözler, sanki ?sonrası?na da ışık tutuyor, pansuman oluyor. Ürperiyor insan ?söz?ün yolculuğu karşısında.
NOTLAR:
– Konser boyunca, geçmiş yıllardan şarkıları arka arkaya dinleyince, Deniz?in ne kadar çok klasikleşmiş şarkısı olduğunu bir kez daha anladım. Ve her birinin ne güzel şarkılar olduğunu. Deniz’in bundan sonraki yolculuğunda dilerim “müziği” ve “şarkıları” daha ön plana geçer. Daha çok insan, Deniz’in özel hayatı ve magazin hallerinden çok, bu güzel diskografinin farkına varır.
– Deniz Seki?nin yeni orkestrası gerçekten olağanüstüydü. Son derece güçlü bir sound ortaya çıkmış. Şarkıların aranjelerinde böyle küçük, hoş farklılıklar da yapılmış, çok hoşuma gitti. Murat Yeter?in şefliğini yaptığı bu yeni orkestraya selamlarımı yollamak isterim: Murat Yeter (davul), Aykut Gürel (bas), Cem Tuncer ( Gitar), Fatih Ahıska (perdesiz gitar, cümbüş), Mustafa Haybatlı (klavye), Özgür Ordulu (Klavye), Güney Güvel (Perküsyon), Yonca Karadağ (vokal), Serkan Seki (vokal)
– Şarkılar esnasında arkadaki dev perdeye yansıtılan görseller dikkat çekiciydi. Deniz Seki?nin Nihat Odabaşı imzalı fotoğraflarından yapılan video görseller arasında şarkılara özel birtakım videolar da vardı. Güzel fikirlerden oluşuyordu her biri. Bu arada, yazıda kullandığımız bu güzel fotoğraflar da Nihat Odabaşı imzası taşıyor.
– Bu arada Deniz’in sahne hakimiyeti, sahneyi kullanışı ve dinamizmi çok iyi. Mikrofon ayaklığıyla oynamasını çok seviyor. Onunla öyle hareketler yapıyor ki hem çok estetik duruyor, hem de sahne üzerindeki dinamizmine çok yakışıyor.
– Konserde tek beğenmediğim şey Nur Yerlitaş imzalı kıyafetler oldu. Ama bu konuda konuşmayı daha profesyonel isimlere bırakıyorum. Onlar daha iyi değerlendirecektir ama ben kişisel olarak sevemedim. Ben, Deniz’i bu ilk konserinde başka türlü bir stilde hayal etmiştim.