Ayşe Özyılmazel gibi bir ismin şarkıcılığa soyununca rezalet bir albüm yapmasını beklersiniz. Zira öyle bir durumda yazılacak değerlendirmelerin sonu yoktur, eğlenceli eleştiriler çıkar ortaya. Bir kaç yıl sonra da kendisinden beklenmeyecek derecede iyi bir şarkı çıkarması haber değeri taşır bu sefer. Başarısız olduğu bariz olunca bu sefer başarması çekici gelecektir normal olarak. Maalesef Özyılmazel bu senaryonun önünü ?Biçare? gibi şahane bir Uzay Heparı şarkısını oldukça düzgün bir şekilde yorumlayarak zamanında tıkamıştı. İlk albümünün çıkış teklisi ?Enerji? için de ilk bakışta başarısız demek haksızlık olur. Fakat bundaki payın ne kadarı Ayşe’ye ait diye bakınca o zaman gerçek ortaya çıkıyor ve önyargılarımızın bizi maalesef yanıltmadığını fark ediyoruz.

Kendisine albümde sık sık ?Ayşe? diye seslenildiği için ben de aynı samimiyeti kurmakta sakınca görmedim. Belki aynı şeyi kendi ismiyle yapan Nil’e benzetilme sebeplerinden biri de budur. Fakat ?Enerji? ile baş gösteren bu kıyaslama öyle yersiz, öyle yüzeysel ki Nil’in pop için yaptıklarını düşününce daha da çok koyuyor. Bir de Ajda’yla, Sezen’le kıyaslanması gibi yazılar dolandı medyada, o gibi ütopyalara girersek kendi inandırıcılığımı da kaybetmekten korkarım.

?Enerji?nin tek bir enerji kaynağı var maalesef. Kendi söküğünü dikememiş başarılı müzisyen Mert Ekren bir kere daha bir başkasına can suyu olacak bir melodi yazmış, bu da Enerji’nin introsu olmuş. Köşe yazarı ?olan? birinin en iddialı şarkısının tek ele gelir yanı başkası tarafından yazılmış bir melodi ise durum ne kadar iç açıcıdır? Bir de sözler en zayıf noktasıysa hiç değildir elbette. Millet daha Nil sözleriyle kıyaslayadursun, Ayşe hislerini en sanatsal halinde ?gider yapma, aptal mısın?? olarak şiirleştiriyor. Nil şarkısı ?Ben Aptal Mıyım??la kıyaslayıp farkı görmek için ne müsait bir ortam! Halen daha belli olmuyorsa da ?Nil bunları söyler, köpekler havlar? diyen sözler geliyor aklıma.

Bu tatsız spekülasyonları geçip albüme bakarsak şarkıların iyi ellere teslim edildiğini söylemek doğru olur. Özyılmazel daha ilk şarkıda kendini de dahil ettiğinden şüphe duymadığım cilveli, ihtiyaçları sınırsız İstanbul kızlarını maksimum itici bir şekilde anlatıyor ancak yapımda ve yayında emeği geçen müzisyenler düzenleme ile işi kurtarıyorlar. Ayşe’nin söz yazımındaki limitleri albüme sağlam bir ?bayma? darbesi vuruyor yazık ki. Özellikle Ekren’in verdiği bestelere iyi söz yazılsa kendi geç kalmış çıkışını bile gerçekleştirebilirdi kanımca.

Albümü yayınlamaya layık kılan birkaç şarkı gerçekten mevcut. Ayşe’nin hem sözünde hem bestesinde çalıştığı ?Evler Yansın? neredeyse kusursuz bir hareketli parça. Çalışmanın tümünde kullanılan potansiyel buradaki olmalıymış. Yalın’ın yazdığı ?İki Sakin? çoğu diğer Yalın şarkısı gibi güzel nakaratıyla sıradan kalanını telafi ediyor. Özyılmazel’in Biçare’de sevdiğimiz yorumu bu şarkıda tekrar karşılıyor bizi, sesinin güzel olduğu konusunda bir şüphe bırakmıyor bende. Mert Ekren’in yazdığı ?Çocuk? ise Yalın’ın yazdığı slowu farkla geçen bir içtenliğe sahip. Yumuşak elektronik öğeler taşıyan aranjesi de son derece başarılı.

Çalışmanın geri kalanını didik didik edip kusur listesi yapmak istemiyorum ancak ?Abla? şarkısını katmazsak saydığım üç şarkının haricinde Ayşe’nin vasat köşe yazılarını vasat parçalara çevirmesinde bir fayda göremiyorum. ?Abla?yı katmadım zira albümün en kötü parçası olmakla kalmayan, tüm yazılmış kötü şarkıların arasında sağlam bir yer edinmiş bir çalışma bu. Dolayısıyla vasatlığından bahsetmek pek mümkün değil ama bir şarkıda reçeli peynire katmaktan bahsedilsin istiyorsanız bulacağınız bir yer var artık.

Müzik yolculuğunun başındaki bu genç kadının müzik adına bir şey yapmak istiyorsa medyatikliğinin ve yazdığı köşe yazılarının getirdiği özgüvenden sıyrılması ve söz yazımı hakkında (nanik yapmaktan farklı) yeni bir bakış açısı geliştirmesi gerekiyor. Sonrasında bu albümdeki isimlerle çalışmak gerçekten iyi sonuçlara gebe olabilir. Şimdilik elimize gelende ise ironik bir şekilde ?enerji? kesinlikle var ama başka pek bir şey yok.

Not: 1.5 / 5