Bazı albümlerin en büyük kusurları en büyük artılarına veya en olumlu tarafları en büyük eksikliklerine dönüşebilir. Örneğin Hande Yener ?Apayrı? gibi şahane bir albümün tüm kartonetini cep telefonuyla çekilmiş gibi duran fotoğraflarla doldurduğunda başta yadırgamıştık. Zaman geçtikçe o naif, düşük çözünürlüklü kapak albümün adeta belirleyici bir parçası haline geldi. Tersine örnek vermek gerekirse yine Yener’in Erol Köse’den ayrılışını kutlamak için kariyerini neredeyse bitiren albümlere imza atması gösterilebilir. Çağrı’nın Hande Yener’le bir alakası yok gerçi ancak bu artı eksi çatışmasına iyi bir örnek olmuş kendisi. 8 şarkısının çoğunu kendi yazdığı albümüne hem söz ve müziklerde hem de aranjelerde kontrolü eline alacak, destekleyecek birini bulması çok doğru bir karar. Yapmasa bu yazıda tavsiye edeceğim bir şeydi mesela. Gelelim bu iş için Sinan Akçıl’ın seçilmesine. O da işte bu artıyı albümün kusuruna dönüştüren durumumuz.
Yaz döneminin en sade ve etkileyici yavaşlarından olan ?Kapıyı Kapat? ile açılıyor albüm. Atiye’nin Salla’sı gibi ?bu melodi bugüne kadar nasıl kullanılmamış? dedirten, çabuk kapılan bir bestesi ve kısa ve öz sözleri var şarkının. Bu yazdıklarımın hepsi övgü. Üstelik Çağrı kendi üretimi olan esere, kendine özgü bir yorumla imzasını atıyor. Akçıl’ın düzenlemesi de keza güzel. Hatta şarkının vuruculuğunda en önemli payı bu oynuyor denilebilir.
Çağrı bu 7 şarkılık çalışmanın ikisinin yazımında, tek başına çok iyi performans göstermiş. İlkinden bahsettik, ikincisi de aynı kulvara ait olan ?Gücüm Yok?. Nakaratlardaki bariz benzerlik kendini tekrardan çok bir ?Çağrı? soundunun yaratılmasına yaramış ve yorumcuya yakışan bir buluş olmuş bu. Müzikal yönünü bu iki şarkıdan feyzalıp seçmeli. Daha hareketli olan ?Çarşamba? ise ?diş macununu ortasından sıkmak? gibi bin senelik bir meseleyi sözlerinde geçirdiği için ve şarkının üstünde yükseleceği bir nakarattan yoksun olduğu için bana zaman kaybı olarak geldi (Albümü dinlerseniz bu cümlenin şarkıyla paralel gitmesi için özenle kurulduğunu göreceksiniz). İşin garibi Akçıl’ın Hadise’nin başını yaktığı albümündeki eserinlerden ?Baksana?ya kusurları açısından o kadar çok benziyor ki Çağrı’nın yazdığına inanasım gelmedi. İkisi de olmayan nakaratlarının girmesi gereken yerde intro melodisini sokuyor araya, ikinci tekrarda ise yorumcuları melodiyi takmayıp bir şeyler mırıldanıyorlar. Suçu da aranjeye atmak istemiyorum zira eksik olan şey, şarkının yazılmamış bir kısmı.
İkilinin ortak yazdığı ?Film Metni? naif bir orta tempo olarak albümün iyileri arasına katılırken, Sinan Akçıl aranjelerde gösterdiği başarıyı şarkı yazımında sadece ?Zorla Sürmez?de gösteriyor. Bu şarkı çok öne çıkar bir yapısı olmasa da eli yüzü düzgün bir şekilde kotarılmış; albümde iki versiyonu olan ?Yıkarım Ortalığı?nın aksine. Müzik adamının bestekar tarafının çizgisine maalesef erişemeyen söz yazarlığı burada dibe çekiyor albümü. Bu manasız şarkının daha açılışında ?her şey bir gün unutulacak / kimse kimseye hesap sormayacak / yaptığın her şey sanma karın olacak? gibi birbirine taban tabana zıt, Ortaç ekolüne ait sözler peşpeşe geliyor. Şarkının başlığı da öyle manasız bir şekilde konumlanmış ki olan anlam da kayboluyor zaten. Kim neyi neden yıkıyor, hesap mı vereceğiz, vermeyecek miyiz anlamıyoruz. Son olarak, Ayşe Hatun Önal’ın ikinci albümünde vasat bir şarkıyı dinlenemez kılan Fresh B’nin bu albümdeki konukluğunu içeren ?Günah?, dinlenemez değil belki ama dinlense neye yarar diye sorunca bir cevap veremiyorsunuz.
Müzikle ilgilenen kişilerin yıllar boyu biriktirdiklerinin en iyilerini seçip hazırladıkları çıkış albümleri tam da bu yüzden çoğu zaman kariyerlerin en nadide parçaları olurlar. Çağrı bu albüm için 7 tanecik şarkı seçmişken bunların ancak yarısının hedefi tutturması çok iyi bir işaret olmayabilir. Gelgelelim gelecekte daha olgun şarkılar yazar, daha uygun isimlerden şarkı alır ve Akçıl gibi işinin ehli adamlara düzenlettirirse umutlu olmamak için bir sebep yok. O zamana kadar ?Kapıyı Kapat? ve ?Gücüm Yok?u çevirir çevirir dinleriz.
Not: 2 / 5