Uzun zamandır hazırlıkları devam eden TRT Müzik kanalı, dün akşam görkemli bir açılışla nihayet yayın hayatına başladı. Son dönemde sektörde kimle karşılaşsam hepsi söz birliği etmişçesine aynı şeyi söylüyordu “TRT Müzik’e ben de, biz de, program hazırlıyoruz.”

Emel Sayın, Fuat Güner, Kubat, Burak Kut, Sümer Ezgü, Hakan Eren, Kerem Görsev, Serkan Çağrı, Ömür Gedik, Behzat Gerçeker, TRT Müzik’e program yapacak, ve hatta yapmaya başlayan bazı isimlerden. Kanalda pop müzikten caza, TSM’den rocka uzanan geniş bir yelpazede müzik yayını ve programları olacak. Gördüğüm kadarıyla epey ciddi ve önemli bir hazırlık yapılmış. Ve sanırım işin içine TRT ciddiyeti ve disiplini girince, kısa sürede farkı anlayacağız. Kendi adıma epey heyecanlı olduğumu söylemem lazım. Doğru ve profesyonel yönetilirse TRT Müzik, kısa sürede çok özel bir kanal haline gelebilir. Keza Fuat Güner’in yönettiği müzik-tartışma programı da var repertuvarda, Burak Kut’un sunduğu “Hadi Bakalım” şarkı yarışması da. Hakan Eren’le eski 45likler de var, Kubat’la türküler, Kerem Görsev’le caz, Özlem İşiten’le daha rock, daha batı açılımlar da… Müzik sektörüne hayırlı ve uğurlu olmasını, bütün heyecanımla diliyorum. Aslında dilemek değil bu, istiyorum. İnşallah öyle olur…

Gelelim gala gecesine… Şüphesiz gala gecesinin yıldızları Ajda Pekkan ve Sezen Aksu’ydu. İkili daha önce sahnede Sezen-Ajda- Nilüfer olarak ve bir de Güldünya Şarkıları gecesinde Sezen-Ajda olarak bir araya gelmişti. Şüphesiz bütün bu performanslar, Türkçe müzik adına “tarihi” önem taşıyor. Türkiye’nin birbiriyle çok iyi anlaştıkları, özel hayatlarında da sıkı iki dost oldukları bilinen “iki diva”sının birlikte şarkılar söylemesi, her zaman heyecan verici. Keza dün gece de öyle oldu.

İkili, önce Sezen Aksu’nun “Kaybolan Yıllar”ını birlikte söyledi. Ardından Ajda’nın “Kimler Geldi Kimler Geçti”sini. Epey duygulu anlardı sahnede. Hele “Kaybolan Yıllar” sırasında tüy-diken ilişkisini sakin tutmak pek zordu. Birbirlerini ne kadar çok sevdiklerini anlattılar sonra. Sezen, Ajda için mesela şunları söyledi: “Benim hayatımın yol haritasıdır. O ne yaptıysa, mesela zeytinyağlı dolma yiyor bize gelince, mesela bakıyorum o bir tane yiyorsa ben de bir tane yiyorum, o kadar örnek almışım. Yani şahsiyetimi bulmam bir beş yıl sürdü. Beş yıl boyunca başka birisi gibi şarkı söyleyemedim. İyi ki var. Bir daha öyle birisi olmayacak. O kadar cesur, o kadar gözü kara, ve o kadar ağır başlı bir yandan, o kadar risk alan, o kadar özel bir kadın, benim önümü açtığı için huzurlarınızda şükranlarımı bir kez daha bildirmek istiyorum.”

Ve gecenin asıl bombası, ikilinin “Rakkas”, “Olanlar Oldu Bana” gibi hareketli şarkılarla coştukları bölümden hemen “az önce” gerçekleşti. Sezen Aksu, Ajda’yla ilgili bir “ev anısı”nı anlatıverdi. Sezen’in kelimelerine dokunmadan yayınlıyorum:

“Her yıl bir sürü sanatçının jübilesi oluyor, hemen bize haber veriyorlar, biz de gidiyoruz koşa koşa, biliyorsunuz. Bir gün stüdyoda çalışıyoruz, yine bir jübileye çağırdılar. O sırada da Hande Yener’in bir şarkısını dinliyoruz. Ajda bana “Biz ileride bunun jübilesine de gideriz” dedi (Gülüyorlar) Sonra bir gün bizim evde oturuyoruz. Hande Yener, Kibir şarkısını almaya gelmişti. Ajda, durur durur, kulağınıza bir şey fısıldar, sizi darmadağın eder, siz böyle rezil olursunuz. O yine böyle kibar kibar durur. Hande’yle konuşuyoruz, kız tam gitmek üzere, sen eğil benim kulağıma “Allah inşallah Hande’nin jübilesine gitmeyi de nasip eder” de! Ben öyle bir güldüm ki, artık itiraf etmeye mecbur kaldım. Kız soran gözlerle bakıyor. “Ay Hande dedim, aramızda bir espri var da, ama bak espri yani ekmek kuran çarpsın.” ?Ne?? diye sordu. “Biz senin jübilene de gelmek istiyoruz” dedim (Gülüyor). Şimdi biz öyle Ajda’yla beddua falan etmeyiz, sevmeyiz, yani çok sinirlenince, o günden sonra “Allah jübilesine gitmeyi nasip etsin” diyoruz….”

TRT Müzik, işte böyle eğlenceli bir geceyle “hoş” gelmiş oldu…