Pop cephede bu aralar en trend olan şey “konsept albümler”. Şimdilerde birer ikişer cover şarkı kesmiyor kimseyi; “ara albüm” etiketini yapıştırıp “benim hep hayalimdi”, “yıllardır böyle bir albüm yapmayı istiyordum”, “bende en çok izi olan şarkılar” gibi cümleleri kendilerine üst başlık seçip çıkarıyorlar albümlerini. Söyledikleri gerçekten de doğrudur çoğunun herhalde, hayalleridir diyecek sözüm yok. Olsun da zaten, yapsınlar da bence. Tabi her zaman değil, bazen.

İzel‘in Jazznağme’sinde de bu tarz diğer albümlerde olduğu gibi ilk dikkatimi çeken şey repertuvar oluyor. Böyle albümlerde tavrım ve beklentim herkes için çok net. Milyonlarca kere yeniden yorumlanmış, eskitilmiş şarkıların yerine biraz daha kıyıda köşede kalmış eserlerin seçilmesi. Mesela hala “Bir Bahar Akşamı“, “Bu Ne Sevgi Ah” gibi şarkıları görünce tüylerim diken diken oluyor. Neyse ki İzel, biraz bu dağılımı dengeli yapmayı başarmış. “Gurbet“, “Akşam Güneşi“, “Kara Sevda” ve “Şiire Gazele” de var…

Bu albümde de en sevdiğim şarkı Orhan Gencebay şarkısı oldu. “Akşam Güneşi” çok yakışmış İzel’in sesine. Göksel de İzel de, ardı ardına Orhan Babanın diğer büyük hitlerine göre daha kıyıda köşede kalmış bu şarkılarını iyi ki söylemiş. Bence madem “konsept” albüm rüzgarları esiyor, bir müzisyen de tamamen Orhan Baba’nın böyle şarkılarından bir albüm yapmalı. Hazine bulmuş gibi hissediyorsunuz.

Keşke Cem Yılmaz’dan sonra “Ah Bu Gönül Şarkıları“nı ve Deniz Seki’den sonra “At Kadehi Elinden“i söylemeseymiş İzel. Şarkıların orjinal yorumcularının dışında, farklı bir ses aradığımda, ben İzel yerine bu ikisini dinlemeye devam edeceğim. Albümde pek ısınamadığım şarkılar şöyle: “Yine Yakmış Yar Mektubun Ucunu“, “Akşam Oldu Hüzünlendim“, “Bir Bahar Akşamı“, “Bu Ne Sevgi Ah“. Zaten bu şarkılar benim kişisel tarihimde çok sık dinlenmez, ama zamanı ve yeri gelirse seçtiğim yorumcu İzel olmayacak.

İzel, genel olarak her şarkıyı iyi yorumlamış. Zaten kendisi çok özel yorumculardan biridir. Ses rengini çok severim. Şarkılara kibar bir hüzün katar hep. Usul usul kendi içine eriyen mum gibi söyler. Albümde beni tek ikna etmeyen şey adı ve dolayısıyla konsepti oldu. “Jazznağme” adını verdiği albümde İzel, bu şarkıları cazvari bir sound’la söylediğini iddia ediyor. Ama bana nedense “Kal Bu Gece” dışında hiç caz hissiyatı geçmedi. Şarkı, İzel’e çok yakışmış ama keşke biraz daha tempolu ve enerjik yorumlansaymış. Biraz heyecanı eksik geldi bana. Bu parça albümün caza en yakın yorumu olurken, kalanlarda daha Coşkun Sabah, Ferdi Özbeğen, Ümit Besen tonları aldım. Bunda hiçbir sakınca yok, böyle de gayet hoş. Ama “caz” yapıyorum diyorsanız, onun altını doldurmanız gerekir. Bir gün inşallah “caz”vari alt yapılarla da dinleyebiliriz İzel’i.